Dünyaca Ünlü 6 Giyim Markasının Hikayesi

26 Kasım 2020
Dünyaca Ünlü 6 Giyim Markasının Hikayesi

Giyim sektöründe hedeflerini yakalamak isteyen markalar arasında büyük bir rekabet bulunuyor. Pazara yeni markalar dahil olsa da sektördeki yerini sağlama almış ünlü markalar daha çok tercih ediliyor. Geçmişten günümüze markalaşma yolculuğunda başarılı hamleler gerçekleştiren sektör devlerinin hikayeleri de ilgi çekici. Neredeyse hepsinin bir kıvılcım noktası bulunurken, yenilikçi fikirlere inanmanın ne kadar önemli olduğu ortaya koyuluyor. Yazımızın devamında dünyaca ünlü 6 giyim markasının hikayesine odaklanacağız.

Armani Markasının Hikayesi

Armani Markasının Hikayesi

Bugünkü piyasa değeri 8 milyar doları aşan, Avrupa ve Dünya moda hareketlerine her anlamda yön veren, alışılmışın dışında tasarımlarıyla bir imparatorluk haline gelen Armani markasının hikayesi Giorgio Armani ile başlıyor.

İtalya’nın kuzey bölgesi kasabalarından Piacenza’da doğan Giorgio, Cronin’s lisesinde eğitim görerek üniversite hayatına atılmaya karar verir. Milano Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kaydolarak eğitimini almaya başlar. Ana dalı eczacılık olan bölümünü tamamlamaya bir türlü odaklanamaz; çünkü kendisinin en büyük tutkusu fotoğrafçılıktır. 1957 yılında orduya katılmasıyla eczacılık kariyerini başlamadan bitirir.

Ordudaki görevi sona erdikten sonra vitrin görsel düzenlemeleri alanında çalışmaya başlar. 1960 yılı Giorgio için bir dönüm noktasıdır. İtalya’nın en ünlü moda evlerinden biri olan Nino Cerruti’ye katılarak moda ve tasarım ufkunu genişletir. Moda evindeki misyonunu tamamladığını düşündüğü anda kendi şirketini kurar. 1974 yılında ortağı Galeotti ile erkek giyim üzerine ileri vizyonunun temelleri atılmış olur. Bir sene sonrasında kadın giyim sektörüne yönelerek önemli bir atılım yapar.

Moda tasarımında alışılmışın dışında ve cesur çizgiler kullanmayı tercih eden Giorgio, Armani markasının değerini her geçen gün yükseltmeye başlayacaktır. 1990’lı yıllardan sonra bir moda imparatoru olarak sektöre yön veren isim kendisidir. Armani mont, gömlek, t-shirt, iç çamaşırı, ayakkabı… Armani markasının izlerini taşıyan bütün ürün gruplarında, yüksek konfor ve tasarımsal inceliğin karşılığı net bir şekilde görülebiliyor.

Hugo Boss Markasının Hikayesi

Hugo Boss markasının hikayesi

110 ülkede 6000’den fazla satış noktasıyla giyim sektörünün öncü markaları arasında bulunan Hugo Boss’un hikayesi 1924 yılında Stuttgart’ta başlıyor. Hugo Ferdinand Boss’un dokuma fabrikasındaki işini bırakıp giyim sektöründe bir ışık görmesiyle serüvenin alt metni oluşuyor.

Hugo Ferdinand Boss, 1930’lı yıllarda Nazi birlikleri üniforma üretmeye başlayarak ilk ciddi atılımını gerçekleştirir. Dönemin politik gücünden faydalanarak iş hacmini genişletirken, erkek ve kadın giyim sektöründeki atılımlarını devam ettirmiştir. 1948 yılında vefat etmesinin ardından şirketi Hugo’nun oğulları devralmış ve Hugo Boss markasının kaderi tamamen değişmiştir. Marka, 1960’lı yıllardan itibaren takım elbise üreticisi olarak küresel pazardaki yerini sağlamlaştırmayı başarmıştır.

Hugo Boss markası günümüzde takım elbise konusunda en güçlü markalar arasında bulunuyor. Ceket ve gömlek tasarımlarındaki titiz dokunuşlar anında fark edilirken, şık ve cool bir görünüm oluşturmak isteyenler için büyük avantaj sağlıyor.

Kenzo Markasının Hikayesi

kenzo markasının hikayesi

Moda alanında sanat vurgusunu net bir şekilde ortaya çıkaran Kenzo, 1970 yılında Paris’te kurulan bir moda evinin devamı olarak oryantalist tasarımlara imza atmayı sürdürüyor. Kurucusu Kenzo Takada’nın 1964 yılında Japonya’dan ayrılarak Fransa’ya gelmesi ile birlikte markanın kuruluşunda ilk adım atılır. Paris’teki defilelerde Uzakdoğu sembolizmini eşsiz tasarımlarında kullanan Kenzo Takada, Fransa’da bulunan moda sektörünün bir anda ilgisini çekmeye başlar. Japon geleneksel giysilerinden kimonoya kattığı modern yaklaşım sayesinde elit tasarımcılardan biri olmayı başarır.

Kenzo markasının giyim alanında birden çok ürün grubunu içine alan sanatsal tasarımları bulunuyor. T-shirt ve Sweatshirt tasarımlarında tercih edilen desenlerde sembolizmin izleri görülüyor. Kültürel giyim anlayışını modern dokunuşlarla olgunlaştıran Kenzo, genç kuşağın erkek ve kadın giyimde en çok tercih ettiği markalar arasındadır.

Philipp Plein Markasının Hikayesi

Philipp Plein Markasının Hikayesi

Punk ve Rock’n Roll ruhunu tasarladığı giyim ürünlerinde keskinleştiren Philipp Plein markası, 1998 yılında Münih’te kurularak hikayesine başladı. Marka değerini günden güne artırmayı başaran Philipp aslında bir hukuk öğrencisiydi. Tasarım konusunda becerilerine güvenerek cesur ve modern işlere imzasını attı. Defile ve fuarlarda ilgi görmesinin ardından Avrupa ve Dünya’nın en yenilikçi giyim markalarından biri oldu.

Philipp Plein t-shirt ve sweatshirt modellerinde “Punk is not Dead” vurgusunu dinamizm temelli tasarımlar eşliğinde görebilmek mümkün. Baskı ve desen görselliğinde üst düzey bir kalite bulunuyor. Rahat giyimin göstergesi olan pantolon, mont, ayakkabı gibi farklı ürün gruplarında başarılı işler çıkarılıyor.

Alberto Guardiani Markasının Hikayesi

Alberto Guardiani Markasının Hikayesi

Ayakkabı sektörünün güçlü markaları arasında yer alan Alberto Guardiani’nin tarihçesi 1947 yılına dayanıyor. Luigi ve Dino Guardiani tarafından ortaya çıkarılan Centauro markası, Dino’nun oğlu Alberto’nun devreye girmesiyle büyük bir sıçrama yaşar. Dino’nun bakış açısı yenilikçi temellerden beslenir. Modern çizgilere olan tutkusunu estetik bir anlayışla birleştirerek 1980’li yıllardan itibaren İtalya’da ve Avrupa’da seçkin bir marka olarak gösterilmeye başlayacaktır.

Alberto Guardiani ayakkabı tasarımlarında İtalyan işçiliğinin dokunuşları modern bir algıyla güçlendirilmiştir. Klasik ve spor ayakkabı arasında kusursuz bir birleşim ortaya çıkarken, bir ayakkabıdan beklenen konfor özelliği en üst düzeyde tutulmaktadır.

Lacoste Markasının Hikayesi

Lacoste Markasının Hikayesi

Fransızların popüler giyim markası Lacoste, 1933 yılında Rene Lacoste tarafından kurulur. Markanın her ürününde bulunan timsah logosu bulunmasının nedeni Rene’nin lakabının timsah olmasıdır. Dönemin tenis oyuncuları için tasarlanan spor kıyafetlerinden memnuniyetsizlik duyan Rene, sporcularına esneklik sağlayacak bir tasarım üzerinde çalışmaya başlar. Günümüzde yaygın olarak kullanılan polo yaka t-shirtler Rene’nin bu çalışmasının ürünüdür. Polo yakalar 1980’li yıllardan itibaren kısa sürede benimsenmeye başlamış, spor ve moda giyim alanında yenilikçi bir tasarım olmayı başarmıştır.

Lacoste markasının en belirgin özelliği ise her ürün grubunda bulunan yüksek kumaş kalitesidir. Kumaş dokusunda hava geçirme özelliği bulunur. Bu sayede Lacoste ürünlerini tercih edenlerde terleme şikayetleri çok daha az görülür.

Lacoste gömlek, kazak, t-shirt, ayakkabı gibi modellerde rahat giyimi kolaylaştıran bir doku bulunur. Şık ve cool görünümü mümkün kılan marka, yaz ve kış sezonunda farklı kombin seçeneklerinin ortaya çıkarılmasında fayda sağlar.

T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.